7 Şub 2012

Viyana(Wien): 3. Gün

                Metronun U4 hattını kullanarak Stephanplatz durağında iniyoruz (Normalde daha kısa bir yolu varmış, ona daha sonra geleceğiz). Bu durak bizi Aziz Stephan Katedrali’ nin önüne çıkarıyor. Buradan Hofburg sarayında doğru yürüyoruz ve sarayı geride bırakıp kemer benzeri yapının altından geçince(yani burası Nature History Museum’ ın karşısı oluyor) sola dönüp biraz ilerliyoruz ve sol tarafımızda Burg Parkı’ nı görüyoruz ve ortasında da Mozart heykelini. Parktaki banklarda biraz dinlenip, Mozart heykeli ile fotoğraf çektirip parktan ayrılıyoruz.

                Mozart’ tan biraz bahsedecek oluırsak; klasik batı müziğinin en üretken ve en etkili bestekarlarından biridir. Kendisi Salzburg-Avusturya doğumludur. 1791 yılında Viyana’ da vefat etmiştir. 36 yıllık ömrünü 626 eser sığdırmıştır. Mozart, Avrupalı bestekarların en popülerlerindendir. Günümüzde, müzik tarihinin en büyük dehalarından biri olarak kabul görmüştür. Türklerin Avrupa’ da moda olduğu o yıllarda, mehter ritminden esinlenen Mozart, 11 numaralı La Majör Piyano Sanatının 3. Bölümünde “ Ronda Alla Turca”  yı (Türk Marşı) besteler. Ayrıca Viyana’ da Türk elçinin kızı Zaide için adına arya besteler.

                Mozart heykelinden sonra yolumuza devam edip Wiener Staatsoper’ e (Viyana Devlet Operası) geliyoruz.

         Binanın dışındaki panodan rehberli turların saat kaçta olduğunu görebiliyoruz. Dillere göre farklı saatlerde bu turlar ve saatler her gün değişiyor. İngilizce olan turu kaçırdığımızı görüyoruz ve diğer tura çok zaman olduğu için başka zaman dönmek üzere opera binasından ayrılıyoruz ama birkaç fotoğraf çekmeyi unutmuyoruz J Bu arada klasik müzik dinletileri, bale gösterileri için her turistik merkezin yakınında olan nostaljik giyimli bilet satan arkadaşlardan burada da var. 45Euro’ dan açtığı fiyatı bizim için 29 a kadar düştü. Ama zamanımızın olmadığı belirtip oradan ayrıldık.
                Hava inanılmaz soğuk olduğu için (gerçi sadece bana öyle geliyormuş gibi bir izlenim edindim, çünkü herkes benden ince giyinmiş) bir kafeye girip kahve içip ısınalım diyoruz. İmdadımıza Starbucks Coffee yetişiyor (Fiyat avantajından). Soğuk okadar dayanılmaz oluyor ki otele dönmek zorunda kalıyoruzL Ama bizi hiçbirşey durdurmamalı diyip odada biraz ısınıp,dinlenip kendimizi yine sokaklara atıyoruz…          
                Planlarımızda Hundertwasserhaus’ u görmek var.Ulaşımımız tramvayla.! Nolu tramvaya biniyoruz.Hundertwasserhaus durağında iniyoruz. Ama o da ne! Tabelada Kunst Haus var. Önce bir onu görelim diyoruz. Burada biraz fotoğraf çekiyoruz.

                Buranın az ilerisindeki Hundertwasserhaus’ a doğru ilerliyoruz. Bu şirin ve renkli evlerin tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılmış, dolayısı ile bu evlere Hunderwasser evleri adı verilmiş. Bunlar Viyana belediyesi tarafından 1983-1986 yılları arasında yaptırılan belediye evlerindendir.  Aslında burası bir apartman ve burada 52 daire ve 4 adet dükkan var. Bu binanın farkı hiçbir yerinde düz öğe kullanılmamış olması ve dış yüzeyinin rengarenk olması. Hatta binanın önündeki taşlı yol bile düz değil, bazı yerlerine tepecikler yapılmış.


                Ben bu şirin dairelere aşık oldum!Sanki  masal aleminden fırlamış gibi duruyorlar.Hatta şimdi aklıma geldi; Tim Burton filmlerinde ki yapılara da benziyor değil mi?:O Bayılıyorum böyle yaratıcı,uçuk insanlara…
                Şimdi de biraz eğlence zamanı.Haydi lunaparka gidiyoruzJPrater’e gidiyoruz yani. Ulaşımı her zamanki gibi metro ile yapıyoruz.U1 hattının prater durağında iniyoruz.Biraz yürüyünce tarihi dönme dolap görünüyor.Pratere gitmemizin asıl amacı da tarihi dönme dolabı görüp,bir tur atmak zaten;) Bilet gişesinden 9 euro karşılığı aldığınız biletle binebiliyorsunuz bu dönme dolaba.Önce çok şirin bir odaya alınıyorsunuz.Burada eski vagonlar var ve içlerine çeşitli minyatür dünyalar yerleştirilmiş.Hatta birinde Viyanalıların Osmanlıyı püskürtmeleri minyatür askerlerle canlandırılmış… 


              Biraz seyirden sonra vagonlar boşalıyor ve yeni yolcularını alıyor.Bir vagonda yaklaşık 8 kişiydik. Mevsimden ötürü sanırım fazla kişi yoktu.Diğer vagonların da sadece biri doluydu.Ortalarında masa olan özel vagonlar fark ettim.Sanırım bunlar romantik akşam yemekleri için özel olarak tutuluyor;)Neyse..Toplam 15 vagon var.Eskiden bunlar 30 taneymiş ama II. Dünya Savaşında hemen  hemen tamamı yanmış :O 1947 yılında 15 vagonla tekrar hizmete açmışlar.Aslında biraz tırsmadık değilJ Ama eşimle metal konstrüksiyona şöyle bir göz gezdirince günümüzdekilerden daha sağlam olduğu kanısına vardık.


                Manzara yukarıdan dehşet güzeldi.Hem park hem Viyana manzarasını seyrettik ve süremiz doldu.Artık Prater’den ayrılma zamanı.
                Otele dönüyoruz.Suyumuzun kalmadığını fark ediyoruz.Bu arada burada şarap sudan ucuzJ Bir de normal su “stil” olarak geçiyor.Bir kaç kez yanılıp maden suyuna benzeyen sularından aldık.Daha çok o var her yerde.Neyse markete gidelim diyoruz, fark ediyoruz ki Pazar günü marketler kapalı burada. Ayrıca restoranların da büyük çoğunluğu kapalı.Viyana yolcularına duyurulur, alışverişlerinizi cumartesiden halledin;)İyi geceler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan Yorumlayın Yahu!