13 Şub 2012

Salzburg: 2. GÜN - Hallstatt

Evet, bugün büyük gün; hayalini kurduğum Hallstatt’ ı göreceğim gün geldi sonunda. Ama önce, meşakkatli  geçen bir yolculuk öncesi hazırlığından bahsedeceğim. Çünkü işin can alıcı noktası tam da burası. Hallstatt’ a gitmek istediğimizi söyleyince, herkes bu yolculuğun biraz karmaşık ve zor olduğunu söylüyordu. Ama gitmek konusunda kararlı olduğumuzu belirttiğimizde, bu yolculuğun önce tren sonrasında otobüs yolculuğu ile ya da önce otobüs sonra tren şeklinde yapılabilineceğini söylediler. Bu bilgilerin çoğunu otelden edindik ve OBB’ nin internet sayfasına girerek tren biletlerine bakmaya başladık. Ancak otobüs biletlerini nereden alabileceğimizi öğrenemeyince tren istasyonuna gitmeye karar verdik.
 Saat akşam 7 ye geliyordu ve OBB çalışanlarının ya da turist yardım ofislerinin kapanmış olabileceğini düşünmeye başlamıştık ama tren istasyonuna gidince saat 9 a kadar çalışanların işlerine devam ettiğini gördük. Önce turist yardım ofisine gittik. Oradan çalışanlar bize yolculuk için otobüse gerek olmadığını, iki tren ile ulaşılabildiğini ve bunun daha kolay olduğunu söylediler. Biz de, bize verdikleri çıktıyı alarak OBB satış bankolarına yöneldik. Oradaki kibar hanım bize, yolculuğun gidiş dönüş 76 Euro tutacağını, ama otobüs+tren ile daha ucuz olacağını, ayrıca otobüs biletinin otobüse binince sürücüden de alınabileceğini söyledi. Bunun üzerine yolculuğu nasıl yapacağımıza tam olarak karar verdik.  Tren istasyonundan kalkan ve şehrin içinde bazı duraklardan da geçen “Postbus” diye tabir edilen otobüslerden 150 numaralı olana bineceğimizi ve otobüsün son durağı olan “Bad Ischl”da ineceğimizi öğrendik. Bu otobüs yolculuğu kişi başı 9 Euro tutuyor. Yolculuğun bundan sonraki kısmı olan tren yolculuğunun biletini ise bilet makinelerinden aldık. “Bad Ischl – Hallstatt “ seferi için kişi başı 3.5 Euro tutarındaki biletlerden aldık. Bu biletler açık bilet olduğundan saat sorunu olmuyor, dönüşte hangi saatteki trene binmek isterseniz  onu tercih edebiliyorsunuz. İtalya’ daki gibi açık biletleri trene binerken “stamp” lemek ( geçerli hale getirmek için) gerekmiyor. Bu işi trende yanınıza gelen kondüktör yaptığı için sorun çıkmıyor. (Bu arada söylemeden geçemeyeceğim;  Avusturya, birçok detayın düşünüldüğü ve organize olmuş bir ülke. Neden böyle düşündüğümü nedenleri ile Avusturya ile ilgili genel kanaatlerimi paylaşacağım bölümde bulabilirsiniz). Gidiş bileti alırken dönüş biletini de almak gerekiyor, çünkü Hallstatt’ ta bilet alabileceğiniz bir yer yok. Otobüs yolculuğu yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Biz pek dolu olmayan bir otobüsle ve kar manzaralarının arasında çok keyifli bir yolculuk geçirdik. Son durakta indikten sonra tren istasyonunu bulmak sorun olmuyor, çünkü ikisi yan yana. Trene binileceği zaman tren istasyonunun karşısında bulunan yön tabelalarına dikkat etmek gerekiyor. Hallstatt’ a giderken “Stainach”, dönerken ise “Attnang” yönüne giden trene binmek gerekiyor. Trenler birbirlerine yakın zamanlarda geldiği için, dikkatli olmak lazım.

20 dakikalık tren yolculuğunun ardından Hallstatt istasyonunda iniyoruz. Kasaba gölün karşı tarafında olduğundan, gelen insanları karşıya geçirmek için trenin gelmesini bekleyen bir adam bekliyor istasyon civarında. Kişi başı 2.5 Euro’ ya bu teknelerden faydalanabiliyorsunuz.

Karlar altında, müthiş manzarasıyla Hallstatt karşımızdaydı. Önce aklımda olan resmi ile gerçeğini kıyasladım. Fazlası var, eksiği yok diyebilirim J Kış başka bir güzellik katmış buraya sanki.

 Karşısındaki dağların karlı dorukları, dağın yarısına kadar inmiş sis bulutları, gölün üzerine düşen yansımaları  ve kasabalıların sevimli, her detayı güzel olan evleri; bunlar gerçek mi acaba diye düşündürüyor…


Hallstatt doğal güzelliği yanı sıra 7000 yıla varan geçmişi ile de tarihi yönü olan bir kasaba.UNESCO, 1997 yılında Dünya Kültür Mirası listesine almış burayı.  Şu anda da turistik amaçlı hizmet veren tuz madeni ve kasabanın kendi tarihini anlatan müzesi var.Ayrıca kasabanın ölen sakinlerinin boyanmış ve aile isimleri yazılmış  kafatasları da sergileniyor.Kafatası merakı olanlar görebilir:)

Kasabaya adımımızı atar atmaz rotamızı çiziyoruz. Size bahsettiğim resmin çekildiği açı olduğunu düşündüğüm sağ tarafa doğru yöneliyoruz önce. Masallardan çıkmış gibi görünen evlerin aralarından süzülen dar sokaklardan ilerliyoruz ve galiba o açıyı yakalıyoruz. Elbette bir sürü fotoğraf çekip, bu manzarayı belleklerimize kazıyoruz.


Kasabanın sol tarafında ise yukarıda bahsi geçen müzeler ve alışveriş yapabileceğiniz küçük şirin dükkanlar var. Buralardan hatıra olması için tuz da satın alabilirsiniz. Kış sebebi ile bir mağaza dışında hepsi kapalıydı. Varsın olsun, biz alışverişe gelmedik, Hallstatt’ tan alacağımızı fazlasıyla aldık zaten :)




2 yorum:

  1. Ay Emelcim çok güzel bir yer burası..!İmrendim yaa:(Bu güzel paylaşımınla bizi de oralara götürdün canım yaa.Teşekkür ederiz arkadaşım.Devamını bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler canım...Merak etme gelecek devamı;)

      Sil

Buradan Yorumlayın Yahu!