6 Şub 2012

Viyana(Wien): 2. Gün

Kahvaltının ardından Belvedere Sarayı’ nı görmeyi umuyoruz.

Belvedere Sarayı Landstrasse´de iki parçadan oluşan barok stilde bir saraydır.

Belvedere Sarayı 1668-1745 yıllarında Savoy Prensi Eugen emri ile mimar Johann Lucas von Hildebrandt´a yaptırılmışdır.Yukarı ve Aşağı Belvedere Sarayı olarak iki parçadan oluşan barok yapılar birbirine çok geniş ve gözalıcı bir bahçe ile bağlıdır.Landstrasse'de bugün müze olarak kullanılan yapılarda çok önemli tarihi tablolar da vardır.

Yukarı Belvedere Sarayı´nın en önemli özelliği ise 15 Mayıs 1955'da Avusturya'nın II. Dünya Savaşı'n dan sonra özgürlüğüne kavuştuğu anlaşmanın burada imzalanmış olmasıdır (wikipedia).




Belvedere Sarayı “upper “ ve “lower” olmak üzere iki ana bina ve arasına konumlandırılmış bir bahçeden oluşuyor.
 

 Biz  11Euro karşılığında üst Belvedere i gördük. Sarayın odalarına resimler ve heykeller yerleştirilmiş ve müzeye çevrilmiş. Birçok Avusturyalı ressamın yanı sıra başka üstatların eserlerini de görme şansımız oldu. Bunların arasında, özellikle Klimt, Monet ve Renoir dikkatimi çekti.


                Belvedere de gönlümüzü ve gözümüzü hoş ettikten sonra, Aziz Stephan (Stephansdom) katedraline gitmek üzere Belvedere yakınındaki metro istasyonu olan Taubstummengasse den U1 hattını kullanarak Stephanplatz istasyonuna geliyoruz. Durak Stephansdom a çıkıyor adından da belli olduğu üzere.

 Stephansdom u özellikle görmek istiyordum. Sebebine gelince; buraya gelmeden önce Viyana hakkında bir belgesel izlemiştik. Belgeselin konusu Evliya Çelebi’ nin Viyana seyahatiydi. Çelebi kiliseye övgüler yağdırıyormuş ve 27 katlı olduğundan bahsediyormuş. Ayrıca en alt katta en yaşlı rahiplerin kaldığını, bunların yaşının 130-140 ı bulduğunu söylüyormuş. Onları o kadar çelimsiz buluyormuş ki, bir Osmanlı tokadı ile yirmi tanesini devirirsiniz diye tasvir ediyormuş. Çok güldüm, anlaşılan Evliya Çelebi’ nin hayal gücü biraz fazla kuvvetliymiş.  O zaman ben size katedral hakkında gerçekçi bilgiler vereyim J .



Aziz Stephan Katedrali (Almanca: Stephansdom, asıl ismiyleDomkirche St. Stephan zu Wien) Viyana'nın merkezinde bulunan,1365 yılında inşa edilmiş olan, Viyana'nın en önemli simgesi durumundaki katedraldir.

Viyana piskopoposluk ruhani dairesinin ana kiliselerindendir. Viyana Başpiskoposu Christoph Schönborn'nun ikametgahıdır. Avusturya,Viyana'nın kalbinde Stephansplatz'ta yer alır. Günümüzde Roma mimarı tarzı ve Gotik tarzıyla görünür. Avusturya Dükü IV. Rudolf tarafından geniş bir şekilde yapımına başlanan kilise daha önceki iki harabe kilise üzerinde yükselir. Avusturya'nın başkentinde en önemli dini yapı olarak, ulusun tarihinde pek çok önemli olaya tanık olmuş ve renkli çatısıyla birlikte şehrin en tanınan sembollerinden biri haline gelmiştir. (wikipedia ) Ayrıca kilisenin çanının Osmanlının burayı işgalinden sonra geride bıraktıkları silahların eritilip yapldığı hakkında bir bilgi de var.
Eşime göre bu katedralin gündüz mistik, gece ise ürpertici bir havası var.
Eeee, hep kültür hep sanat olmuyor tek başına J Arada mideye de hitap eden eylemler gerçekleştirmek gerekiyor. Biz de iki boğazına düşkün, bir kahve ve tatlı molası için tavsiye edilen Demel Cafe’ yi aramaya koyulduk. 

Biraz bakınıp bulamayınca, etraftaki en soğuk görünüşlü insanı (Polizei) bulduk; ama görünüşe aldanmamak gerekiyormuş. Net bir İngilizce ve sıcak tavırlarla karşılaşınca şaşırdık. Sıcak insanlar bu Avusturyalılar ya J Ve Demel Cafe yi bulduk. Demel adına şanına yakışır bir kafe. Bizim gittiğimiz güne özel midir bilmem ama, içeride sıra vardı. Sıranın çabuk ilerlediğini görünce beklemeye karar verdik. Aslında beklemeye karar vermemizin sebebi cam duvarlarla çevrilmiş mutfağı da olabilir. Çok nostaljik bir görüntüydü.


Masamız ayarlandı, siparişleri eşim verdi. Kahve ve mürdüm erikli “strudel” adında değişik bir tatlı söyledik.  Biz bu tatlıyı çok sevdik. Hafif ekşili bir tadı var. Viyana gezi planınıza Demel Cafe yi de eklemeyi unutmayın!.
 Şimdi rotamızda Hofburg sarayı var. Sarayın içinde imparator Franz Joseph ve karısı imparatoriçe Elizabeth’ in (nam-ı diğer Sisi) kullandıkları odalardan bazılarını gezebiliyoruz. Sisi’ yi nereden hatırlıyoruz?

 Cevabı ben vereyim; bir zamanlar TV de yayınlanan ve çok sevilen dizisinden J Diziyi izlemeyenler için biraz Sisi’den bahsedelim; Bavyera düşesi Elizebeth (Sisi) 1854 yılında 16 yaşında iken kuzeni Franz Joseph ile ablasını evlendirmek üzere Viyana’ ya gelir, fakat F. Joseph ile kendisi evlenir; ve bu sarayda yaşamaya başlarlar. Ancak, aykırı bir kişilik olan Sisi’ ye hiçbir zaman sarayda yaşamak cazip gelmemiş ve bu yüzden kendini kraliyet ortamından uzak tutmuştur. Benden bu kadar, gerisini Wikipedia’ dan okuyunJ


 Bu sarayı 10.5 Euro karşılığında gezebilirsiniz.  6 yüzyıl boyunca Habsburg hanedanının yerleşkesi olan “kraliyet daireleri” (state apartments) geziliyor. 

19 odadan oluşan bu daireler arasında ; imparatorun misafir kabul odası, çalışma odası, yatak odası, imparatoriçenin (Sisi’nin) çalışma odası, yatak odası, banyosu, kraliyet yemek odası, kullandıkları kişisel eşyalar ve hatta yolculuk ettiği tren vagonu da görülecekler arasında.
Sırada Viyana Doğa Tarihi Müzesi ( Naturhistorisches Museum Wien) var.

    Beklentilerimizin çok üzerinde bir mekan. İçi ve dışı başlı başına şaheser olan binanın, binlerce ve beklide on binlerce bitki, hayvan, taş ve fosil örnekleriyle dolu olduğunu gördük. Bu tarihi binanın sadece 5 bölümünün  taş örnekleriyle dolu olması bile şaşırtıcı geldi bize.

 Bütün dünyadan değerli-değersiz taş örnekleri toplanmış ve burada sergileniyor. Taşlardan ve kayaçlardan sonra dünya tarihi ve fosiller bölümü geliyor.

 Bunun içinde 4 bölüm ayırmışlar. Köşe başlarında evrimi anlatan eğitici animasyonlar yerleştirişmiş. Biz hala başka işlerle uğraşırken, Avrupalılar çocuklarıyla burası gibi yerlere gelerek (Alışveriş merkezleri yerine!), doğal olarak sonunda da bilim üretiyorlar. İlim değil bilim (!)
Sonrasında ise 1 bölüm dinozorlara, 3 bölüm tarih öncesi döneme,  1 bölüm mikroorganizmalara, sonrasında ise diğer canlı organizmalara yer verilmiş. 

Birçok yere mikroskop, zaman makinesi gibi cihazlar koymuşlar. Çocuklar ve yetişkinler buralarda gözlemler yapabiliyorlar. 

Benim en çok hoşuma gidenlerden biri de termal kameralardı. Viyana’ nın soğuğunda 7 kat giyinmemize rağmen sıcak bir bölgemizi görememek düşündürücüydü J Ve Doğa Tarihi Müzesi’ ndeki eğlendirici ve bilgilendirici, bir o kadar da yorucu saatlerden sonra, vaktin epeyce bir ilerlediğini fark edip dümeni otele çeviriyoruz. Çok yoğun ve güzel bir gündü, ama daha bitmedi J Daha Salzburg tren biletlerini almadık. Hemen otele dönünce bu işi hallediyoruz. Önce OBB’ nin sayfasında 45Euro’ yu görünce hayal kırıklığına uğruyoruz. Ama sevgili okurlarım, bu hayal kırıklığı fazla uzun  sürmüyor; çünkü sayfanın altında internet kullanıcılarına sunulmuş kontenjanlı ucuz biletleri farkediyoruz!:) yani sözün özü 45 eoroluk bileti 20 euroya alıyoruz;)öpüyorum sizleri…Bu günü de burada kapatıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buradan Yorumlayın Yahu!