Bugün rotamızda Avusturya Parlamento Binası (Republik Österreich Parlament ) var.Arkanızda Hofburg sarayı kaldığında museum quarterin sağında kalıyor.5 euro karşılığı rehber eşliğinde gezilebiliyor((rehbersiz gezilmiyor!).Vestiyere paltolarımızı bırakıyoruz.Burada bu gibi hizmetler ücretsiz(!).Bahşiş bıraksanız bile almıyorlar…
Turumuz başladı.Binanın girişinde video gösterimleriyle desteklenmiş ön bilgi alıyoruz.Rehber önce almanca sonra İngilizce anlatmaya başlıyor.Bina, 1874 ve 1884 yılları arasında mimar Theophil
Hansen’in tasarımına göre inşa edilmiş.Hansen’in mimari tasarımı, “demokrasinin beşiği” olan antik
Yunanistan’ı anımsatır. Bu yapı üslubuna “Tarihselcilik” adı verilir.İçerideki antik yunan tanrıları dikkati çekiyor.Zeus ve Poseidon karşılıklı yerleştrilmiş.Ana girişteki sütunlar Salzburg’tan getirtilmiş.Herbiri 17 ton ağırlığında.
Zamanında ulaşım olanakları kısıtlı olduğundan hepsini tek tek atlarla 21 günde çekerek getirmişler.Köşedeki sütun değiştirilmiş,renginden de anlaşılıyor zaten.Bina II. Dünya Savaşında hasar görmüş.Bazı kısımlar yenilenmiş bu sebeple.Bu sütün da değişenlerden…
Rehberimiz bizi girişten sonra eski meclise götürdü.Çok güzel dizayn edilmiş bir salon burası.Localar özellikle ilgimi çekti.En üstteki kısım da meclisin halka açık kısmı.
Ayrıca rehberimizden öğrendiğimize göre; eski parlamenterler protestolarını bir senfoni orkestrası tadında yapıyorlarmış. Herkes yanlarında getirdiği müzik aletlerini çalıyormuş. Ama ne yazık ki daha sonra yasaklanmış L Ne güzel olurdu değil mi milletvekilleri birbirlerinin boğazlarına sarılacağına müzik yapsalar J
Sırada kullanımda olan parlamento salonu var. Bu salonu görünce gerçekten çok şaşırdım. Bence bu salon Avrupalı mütevaziliğini çok iyi yansıtıyor.
Bu salonda ceylan derisi koltuklar ya da parmak izi ile dijital oylama yapan cihazlar göremedik. Nasıl çalışıyor bu meclis açıkçası anlayamadım J 80 li yıllardan kalma gibi görünen koltuklar ve masalar mevcut, çoğu yıpranmış durumda. Kişi başına düşen milli gelirlerinin bizim 5 katımız kadar olduğunu düşünürsek, ülkelerin nelere öncelik tanıması gerektiği ortaya çıkıyor. Çok yüklendik yine canım ülkeme J Ama her şey daha güzeli için, bunlar yapıcı eleştiriler. Zaten duyan da yok ya…
Ve parlamento binasındaki turumuz burada sonlandı. Karnımız da iyice acıktı. Aklımızda olan bir mekan vardı, onu aramaya koyulduk. Burası Viyana’ nın meşhur bir şnitzelcisi. Mekanın adı da “Figlmüller”.
Mekan Stephansdom (A. Stephan Katedrali)’ a çok yakın.İncecik, tabak genişliğinde şnitzeller yaptıklarını duymuştuk. Bir de gidip kendi gözlerimizle görelim dedik. Gerçekten de şnitzel çok nefisti.Fiyatları için de uygun diyebiliriz.
Bugün soğuğun da etkisiyle çok yorgun hissediyoruz kendimizi.Biraz dinlenelim de enerji depolayalım değil miJ İyi geceler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Buradan Yorumlayın Yahu!