23 Haz 2011
İtalya Anıları
11 Haziran itibariyle İtalya topraklarındayım:) Tur planımız: 5 gece Roma,2 gece Floransa,günübirlik Venedik,Pisa,Murano adası...
İtalya'ya Blu express ile uçmayı planlıyorduk fakat son dakika değişikliği ile Pegasus ile uçtuk.(Bu vesile ile dostlar Blu express' i kimseye önermiyorum).İkibuçuk saat süren bir yolculuktan sonra İtalya'dayız...Biz Roma' ya gece vardığımız için otelden transfer istedik ve 60 euro ödedik. Otelimiz Termini'deydi.
Tüm gezimizi özetleyecek olursam, şunları söyleyebilirm;
İtalya güzel bir ülke, aynı zamanda temiz sokaklara sahip...Trafik yayalara karşı çok hassas...Yemekler berbat, tekdüze(pizza,makarna,pizza,makarna)! İçkiler çok ucuz, heryerde ev yapımı da dahil olmak üzere, ucuza enfes şaraplar tadabiliyorsunuz.
Dükkan sahipleri müşterilere karşı genelde kaba ve surratsız davranıyorlar.Öğleden sonra dükkanları kapayıp, akşam 19 gibi açıyorlar.Arada açık dükkanlar da oluyor tabi...
Ulaşıma gelince; şehir içinde metro ve otobüs kullanılıyor. Metroları çok eski, dar, iç karartıcı. Keza, trenler de öyle...İlk üç gün için Roma Pass aldığımız için bilet parası ödemedik metroya. Metro genelde kalabalık ve trene kadar çok fazla yürünüyor..
Otobüslerde de geçerli Roma Pass. Ayrıca ilk iki müze ziyareti de Roma Pass la bedava:) Roma Pass' ın süresi dolunca otobüs için bilet almanız gerekiyor. Biletler 3 aylık. O nedenle otobüse binince, içerdeki bilet cihazına(biletteria) biletinizi damgalatmanız gerekiyor(Stampa).Otobüslerle şehir turu yapabilirsiniz.İlk üç günde bedava hem de:)Hemen hemen her çeşmenin, açık hava müzelerinin, tarihi kalıntıların(Tüm Roma onlarla dolu zaten)yakınından geçiyorlar
Tüm otobüslere Termininin hemen arka tarafından ulaşabiliyorsunuz.Metro durağı da var Termini de.Ayrıca küçük bir alışveriş merkezi gibi....
8 Haz 2011
Büyükada Sefası
Çok güzel bir Büyükada sefası oldu bizlere.Geçen pazar arkadaşlarla Büyükada'daydık.
Uzun bir yürüyüşün ardından, çok güzel bir manzara eşliğinde, mangalda cızırdayan etlerimizle,şen kahkahalarımızla unutulmaycak bir piknik organize ettik.:)
Öncelikle, eşimle Kartal-Adalar motor iskelesine gittik. Çok kısa süren bir bekleyişten sonra gelen motora attık kendimizi:) Bir grup apaçinin cep telefonundan gelen "dıptıs dıptıs" melodileriyle ve motorun çıkardığı gürültüyle motorun ilk durağı olan Büyükada iskelesine yanaştık. Daha önce Eminönünden gitmiştim adaya. Bu seferki yolculuğum nispeten kısaydı.
Arkadaşları beklerken, etraftaki insanlara sorup, adada büyük market olup olmadığını araştırdık. Neyse ki varmış..Oradan nevaleyi alıp beklemek için tekrar iskeleye geldik. Arkadaşlar ufukta göründüler kısa bir süre sonra. Onları da alıp tekrar markete gittik ve eksikleri tamamladık.Daha sonra fayton sırasına girsek mi girmesek mi tereddütündeyken ani bir kararla yürümeye karar verdik.(çok ama çok uzun bir sıra vardı).Hedefimiz adanın tek piknik alanı olan DİLBURNU...
Yaklaşık yarım saat sonra dilburnuna vardık. Lakin bizde pek hal kalmadı:) Hemen bir masa kaparak (malum feci bir kalabalık) yetkiliye mangal için 10 lira verip, yakması için de eline 5 lira tutuşturup oturduk masamıza..Ohhh ne keyif ama!!..Karşımızda müthiş bir deniz manzarası...Yanımızda sevdiklerimiz, yeşillikler içindeyiz...
Adaya gidince yanınızdaki eşinize, kız arkadaşınıza papatya tacından almayı unutmayın bu arada;)
Sevgiyle, geze kalın!
Uzun bir yürüyüşün ardından, çok güzel bir manzara eşliğinde, mangalda cızırdayan etlerimizle,şen kahkahalarımızla unutulmaycak bir piknik organize ettik.:)
Öncelikle, eşimle Kartal-Adalar motor iskelesine gittik. Çok kısa süren bir bekleyişten sonra gelen motora attık kendimizi:) Bir grup apaçinin cep telefonundan gelen "dıptıs dıptıs" melodileriyle ve motorun çıkardığı gürültüyle motorun ilk durağı olan Büyükada iskelesine yanaştık. Daha önce Eminönünden gitmiştim adaya. Bu seferki yolculuğum nispeten kısaydı.
Arkadaşları beklerken, etraftaki insanlara sorup, adada büyük market olup olmadığını araştırdık. Neyse ki varmış..Oradan nevaleyi alıp beklemek için tekrar iskeleye geldik. Arkadaşlar ufukta göründüler kısa bir süre sonra. Onları da alıp tekrar markete gittik ve eksikleri tamamladık.Daha sonra fayton sırasına girsek mi girmesek mi tereddütündeyken ani bir kararla yürümeye karar verdik.(çok ama çok uzun bir sıra vardı).Hedefimiz adanın tek piknik alanı olan DİLBURNU...
Yaklaşık yarım saat sonra dilburnuna vardık. Lakin bizde pek hal kalmadı:) Hemen bir masa kaparak (malum feci bir kalabalık) yetkiliye mangal için 10 lira verip, yakması için de eline 5 lira tutuşturup oturduk masamıza..Ohhh ne keyif ama!!..Karşımızda müthiş bir deniz manzarası...Yanımızda sevdiklerimiz, yeşillikler içindeyiz...
Adaya gidince yanınızdaki eşinize, kız arkadaşınıza papatya tacından almayı unutmayın bu arada;)
Sevgiyle, geze kalın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)